Örtünmek İffettir
Allah Teâlâ, örtünmeyi iffetin
adresi kılmış ve şöyle buyurmuştur:
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِأَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَاءِ الْمُؤْمِنِينَ يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَابِيبِهِنَّ ذٰلِكَ أَدْنَى أَنْ يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَ
“Ey Nebî! Hanımlarına,
kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış örtülerini üzerlerinden salmalarını
söyle. Onların bilinmesi ve incitilmemesi için en uygun olan budur.” (Ahzab
59)
Yani onların tesettürlerinden
dolayı iffet sahibi olduklarının bilinmesi ve fasıkların onlara sataşarak
eziyete uğramamaları için. Allah Teâlâ’nın: “incitilmemesi için” kavli,
kadınların fitneye ve şerre sebep olan güzelliklerine işarettir.
Allah Teâlâ mü’minlerin
vasıflarını sayarak şöyle buyurmuştur:
وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ * إِلَّا عَلَى أَزْوَاجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ * فَمَنِ ابْتَغَى وَرَاءَ ذٰلِكَ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْعَادُونَ
“Ve onlar ki, iffetlerini
korurlar. Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu hariç. Bunlarla ilişkilerinden
dolayı kınanmış değillerdir. Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte
bunlar, haddi aşan kimselerdir.” (Mu’minûn 5-7)
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
سَبْعَةٌ يُظِلُّهُمُ اللَّهُ فِي ظِلِّهِ يَوْمَ
لاَ ظِلَّ إِلَّا ظِلُّهُ الإِمَامُ العَادِلُ وَشَابٌّ نَشَأَ فِي عِبَادَةِ
رَبِّهِ وَرَجُلٌ قَلْبُهُ مُعَلَّقٌ فِي المَسَاجِدِ وَرَجُلاَنِ تَحَابَّا فِي
اللَّهِ اجْتَمَعَا عَلَيْهِ وَتَفَرَّقَا عَلَيْهِ وَرَجُلٌ طَلَبَتْهُ امْرَأَةٌ
ذَاتُ مَنْصِبٍ وَجَمَالٍ فَقَالَ إِنِّي أَخَافُ اللَّهَ وَرَجُلٌ تَصَدَّقَ
أَخْفَى حَتَّى لاَ تَعْلَمَ شِمَالُهُ مَا تُنْفِقُ يَمِينُهُ وَرَجُلٌ ذَكَرَ
اللَّهَ خَالِيًا فَفَاضَتْ عَيْنَاهُ
“Yedi kişiyi Allah’ın
gölgesinden başka gölgenin olmadığı günde Allah gölgelendirecektir. Bunlar;
adil yönetici, rabbine ibadet üzere yetişen genç, kalbi mescitlere bağlı olan
kişi, Allah için birbirini seven, bunun için bir araya gelip, bunun için
birbirinden ayrılan iki kişi, mal ve güzellik sahibi bir kadın kendisine
çağırdığında:
“Ben Allah’tan korkarım” diyen
kişi, gizlice sadaka verip, sağ elinin infak ettiğini sol eli bilmeyen kişi ve
yalnız başına Allah’ı zikrederek gözleri yaşaran kişidir.”[1]
Ragıb el-İsfehânî şöyle der:
“İffet, hayvânî hazlar noktasında nefsi tutmak, ona hâkim olmaktır. Bu
anlamıyla o, açgözlülük olarak niteleyebileceğimiz ifrat ile şehvetin tamamen
donmasını ifade eden tefrit arasında bir orta haldir. İffet; kanaat, zühd,
gönül zenginliği ve cömertlik gibi erdemlerin anasıdır. Onun yokluğu diğer
güzellikleri de bulandırır, övgü giysisinin sıyrılmasına yol açar. Bir kimse
iffet ile nitelendiğinde, iffet onun için diğer erdemlere bir delil olur ve
güzel ahlâka ulaşmasını kolaylaştırır.
İffetin esası, kalbi bedenî
arzular üzerinde düşünmekten alıkoymak, azgınlık ve saldırganlığa yol
açabilecek fikirlerden uzak tutmak, kısaca bütün organları kötü davranışlardan
korumaktır.
Kalben iffet sahibi olmayan
kimse, kötü arzulardan ve kötü zanlardan kurtulamayacaktır ki bunlar her türlü
çirkinliğin anasıdır. Çünkü başka birinin sahip olduğu bir şeyin kendisinin
olmasını dileyen biri, ona haset etmiş olur. Haset ise bir süre sonra düşmanlık
ve nefrete yol açar. Düşmanlık ve nefret elbet bir şekilde kavgaya zemin
hazırlayacak ve belki de o kimsenin canına kastetmesine neden olacaktır. Aynı
şekilde kötü zanda bulunan kimse de düşmanca duygular besleyecek,
saldırganlaşacak ve Allah’ın koyduğu sınırları aşabilecektir. Allah Teâlâ her
ikisini de yasaklayarak şöyle buyurur:
وَلَا تَتَمَنَّوْا مَا فَضَّلَ اللَّهُ بِهِ بَعْضَكُمْ عَلَى بَعْضٍ
“Allah’ın bazınızı bazınıza
üstün kıldığı şeyleri temennî etmeyin.” (Nisa 32)
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثِيرًا مِنَ الظَّنِّ إِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ إِثْمٌ
“Ey iman edenler! Zannın
çoğundan sakının. Zira zannın bir kısmı günahtır.” (Hucurat 12) Allah Teâlâ
bu iki ayetiyle türlü rezillik ve kötülüğün dallanıp budaklandığı iki ağacın
kökünden kesilmesini emretmiş bulunmaktadır.
Bir insanın tamamen iffetli biri
olabilmesi için, eli, dili, kulağı ve gözüyle iffetli olması gerekir. Mesela
dili iffetli olmayan biri alaycı olacak, başkalarının sırlarını araştıracak,
gıybet edecek, iğneleyecek, söz taşıyacak veya kötü lakaplar takacaktır.
Gözü iffetli olmayan biri harama
bakacak, bayağı şehvetleri tahrik eden dünya hayatının ziynetlerini
seyredecektir. Kulağı iffetli olmayan biri çirkin söz ve müzikler
dinleyecektir. Bütün organlarda iffetin temeli, sahiplerinin onları akıl ve
dinin gösterdiği sınırlarda tutup hevâ ve arzulara yönelmelerine izin
vermemeleridir. Bil ki, iffetli görünmeye çalışarak çekingen davranan biri
şunlara riâyet etmedikçe iffetli biri olamaz: Herhagi bir şeyden çekinmesi;
daha fazlasını umduğu, işine gelmediği, arzusunu uyandırmadığı, arkasından bir
tehlike sezdiği, kendisine yasaklanmış olduğu veya cehaleti nedeniyle o şeyi hakkıyla
bilmediği gibi bir gerekçeye dayanmamalıdır. Bunların hiçbiri iffet kapsamına
girmez. Kimi avcılık, kimi tedavi, kimi yaşlılık ve acizlik, kimi de cehaletle
ilgilidir.”[2]